İnsanı merkeze alan ve insan onuruna yakışan bir Eşref-i Mahlukat İmparatorluğu kuruluyor. Bu Eşref-i Mahlukat İmparatorluğu’nu bütün dünya halkları birlikte kuruyor. Artık dünyanın bir ucundaki en küçük bir gelişme dünyanın diğer ucu tarafından hemen öğrenilebiliyor ve tepki verilebiliyor. Devletler şehirlere dönüşüyor, ülkeler birbirlerine olan vizeleri kaldırıyor. Bu sayede insanlar dünyada serbestçe dolaşıyor, etkileşime giriyor, fikirler paylaşılıyor, hakikate daha çabuk ulaşılıyor, yatırım ve üretim sayesinde ülkeler gelişiyor. Dünya bir federasyona dönüşüyor.
Peki bu Eşref-i Mahlukat İmparatorluğu’nun yönetim sistemi ne olabilir? Dünya halklarının yönetime reyiyle katkı sunduğu hükümdarlık sistemini esas alan demokratik yöntem en doğru yönetim sistemi olabilir mi? Peki bu Eşref-i Mahlukat İmparatorluğu’nun dili ne olabilir? İnsanların Yaratıcısı’yla iletişime geçebildiği tek orijinal semavi kaynak Kur’an-ı Kerim’ce olabilir mi? Peki bu Eşref-i Mahlukat İmparatorluğu’nun başkenti neresi olabilir? Dünyadaki bütün popüler şehirlere yakın olan ve adeta dünyanın ağırlık merkezi olan İstanbul olabilir mi? Peki bu Eşref-i Mahlukat İmparatorluğu’nun hükümdarı kim olabilir? İnsanlığın reyiyle seçilen adil ve hakkani bir hükümdar olabilir mi?
Bu Eşref-i Mahlukat İmparatorluğu’nun kurulabilmesini sağlayacak sihirli kelime etkileşimdir. Etkileşim sayesinde Eşref-i Mahlukat İmparatorluğu’nun yönetim sistemi belirlenebilir, hükümdarı seçilebilir, başkenti ilan edilebilir, dili kullanılabilir, kanunları yapılabilir, kurumları şekillendirilebilir…
Yukarıda belirtmiş olduğumuz düşünceler çerçevesinde dünyaya önereceğimiz bir yönetim sistemi bulunmaktadır. Önerimizi kamuoyunun ve yetkililerin dikkatine sunup yeni yeni fikirler çerçevesinde dünya yönetiminin sorgulanmasını istiyoruz.
İmparatorluğumuz 1 ve 0’dan oluşmaktadır. 0’ın ortasında direk gibi duran 1 rakamı olarak düşünebilirsiniz. 1 yürütme 0 ise yargıyı temsil ediyor.
Bir çadırı düşünün!.. Çadır yargıyı, çadırı ayakta tutan direk ise yürütmeyi temsil etmektedir. 0 olarak düşündüğümüz yargıçlar ve bakanları, kanunlara uygun olarak yürütmeyi kapsar, kuşatır, daraltır, ferahlatır bu sayede 1’in ilerlemesine, yönünü ve eksenini doğru belirlemesine yardımcı olur. 1 sapma gösterdiğinde 1’i hizaya getirir. 1’in tabanını daralttığında hızını azaltır, 1’in tabanını ferahlattığında hızını arttırır. 0’ın ortasında direk gibi duran 1 rakamının birleşiminden oluşan 10 sayısı hükümdarı, 1’in tavanı başkanları, 1’in tabanı ise önseçimler neticesinde öne çıkan, hükümdarla, başkanlarla uyumlu çalışan, her ülkede 7 tane olan bakanları temsil etmektedir. 0’ın dışta kalan çevresi yargıçları, 0’ın içte kalan çevresi ise adalet bakanları ve asayiş bakanlarını temsil etmektedir.
Eşref-i Mahlukat İmparatorluğu’nda bakanlar öneri ve teklif sunarken hükümdar, başkanlar ve yargıçlarda hep birlikte kanunları düzenleyecek, değiştirecek veya yürürlükten kaldıracaklardır. Kanunlar ilim, hikmet, gizem ve gaybın yazılı olduğu tek orijinal semavi kitap Kur’an-ı Kerim’den faydalanılarak, insanlığın görüşleri dikkate alınarak, hükümdarın vizyonu, hedefleri ve stratejileri doğrultusunda hükümdar, başkanlar ve yargıçların salt çoğunluğuyla yapılır, değiştirilir ya da yürürlükten kaldırılır. Bu sayede devletler ve milletler arasında anlaşmazlıklar yaşanmaz. Adetullah insanlığı kuşatır, çelişkiler ortadan kalkar. Bizim Rab olarak inandığımız varlık her insanın bir felaket ve korku esnasında kendisine güvendiği ve dayandığı Allah’ımızdır.
Hükümdarın ve başkanların icraatları yargıçlar tarafından denetlenir. Yargıçlar kanunlara uygun olarak asayişi kontrol eder, adaleti sağlar, yürütmede yaşanan aksaklıkları düzeltir. Her yargıç öncelikle ülkesinin işleyişini denetler ama bunu yaparken bir taraftan da hükümdarın dünya yönetimi ile ilgili tasarruflarını kontrol ederler. Hükümdarın tasarruflarında insanlığa zarar, ayrımcılık, zorbalık ve negatif eylemler gerçekleşiyorsa yargıç salt çoğunluğuyla buna engel olurlar.
Eşref-i Mahlukat İmparatorluğu’na ait hazırlık, kuruluş ve icra aşamasında insanların fevç fevç İslam’a yöneleceklerine inanıyoruz. İşte bunun için imparatorluğun Adetullah dikkate alınarak yönetilmesinin uygun olduğunu düşünüyoruz. Zaten insanların da Allah’ımız katındaki tek ve geçerli yaşam biçimi olan İslam’ı seçmesi buna zemin hazırlayacak ve bunu kolaylaştıracaktır. Hükümdar, başkanlar ve yargıçlar bütün yetki ve icraatlarında insanlığa karşı sorumlu olacak, insanlığa ihanet ettiklerinde görevlerinden azledileceklerdir. Yargıçlar, başkanlar veya hükümdarın yapmış olduğu ihanet yargıçlar, başkanlar ve hükümdarın toplam sayısının 2/3’ü ile tescillenir. İşte bunun için insanlığın uyanması ve şuurlanması büyük önem arz ediyor, çünkü insanlık başına geçecek yargıçları, başkanları ve hükümdarı feraset ve basiretiyle seçecektir.
Başkanlara ve yargıçlara bağlı bakanlar dünyadaki kaynakların adilane bir şekilde paylaştırılması, adaletin sağlıklı bir şekilde işlemesi, asayişin düzenli bir şekilde yürütülmesi ve dünyanın istikrarı adına alacakları kararlarda ve yapacakları icraatlarda öncelikli olarak başkanların ve yargıçların değil hükümdarın isteklerini yerine getirirler. Hükümdar da sistemin sağlıklı bir şekilde yürüdüğünü görüyorsa gereksiz yere başkanların, yargıçların ve bakanların tasarruflarına karışmaz, dünyada olumsuz anlamda bir çatlak oluşuyorsa kritik müdahaleleri yapar ve sistemin istikrarlı bir şekilde yürümesini sağlar. Hükümdarın isteklerini yokuşa süren bakanları istediği takdirde hükümdar o ülkenin o bakanlığında yapılan önseçimler neticesinde ilk 5’e giren insanlar arasından seçerek değiştirebilme yetkisine sahiptir. Başkanlar ise ülkelerine ait 7 bakanla ülkelerini yönetirler. Hükümdarın bakanları olmayacak, isteklerini başkanlara, yargıçlara ve bakanlara ya doğrudan ya da telefonla iletecek bu sayede dünyanın istikrarlı bir şekilde yönetilmesi sağlanacaktır. Yürütmenin de yargının da başı hükümdardır. Hükümdar hem yürütmenin istikrarlı bir şekilde yürümesini sağlar hem de adaletin ve asayişin sağlıklı bir şekilde işlemesini sağlar.
Hükümdara ve Başkanlara bağlı bakanlıklar nasıl olacaktır?
İlim Bakanlığı ( Okullar, üniversiteler, kütüphaneler, kitaplar, yazılı ve görsel medya, kültür, bilişim, donanım, tasarım, uydular, iletişim, haberleşme, sanayi ürünleri, dijitalleşme, teknolojik ürünler, yapay zeka ve bunlara ait meslekler )
Sağlık Bakanlığı (Sağlık kurumları ve sağlık meslekleri)
Gıda Bakanlığı (Organik olarak üretilen bitkisel ve hayvansal gıdalar ve gıda meslekleri)
Enerji Bakanlığı (Madenler, petrol, doğalgaz, enerji çeşitleri ve enerji meslekleri)
Eğlence Bakanlığı (Spor, müzik, resim, hat, sanat, sinema, tiyatro, turizm, tatil, oteller, oyun salonları, lunaparklar, giyim-kuşam, tekstil ve bunlara ait meslekler)
Mimari Bakanlığı (Altyapı, üstyapı, karayolları, denizyolları, havayolları, halihazırdaki mimariler ile açılacağımız topraklara inşa edilecek olan tüm mimariler ve buna ait meslekler)
Umum İşler Bakanlığı (Yukarıda belirtilen alanlar ve meslekler dışında kalan tüm alanlar ve meslekler)
Hükümdara ve Yargıçlara bağlı bakanlıklar nasıl olacaktır?
Adalet Bakanlığı (Adalet ve buna ait meslekler)
Asayiş Bakanlığı (Polisler)
Her devletin kendi halkı 1 adet başkan ve 1 adet yargıç seçer. Başkanlık, yargıçlık, bakanlık ve meslek başı seçimleri tüm ülkelerde hükümdarlık seçimlerinden önce ve hükümdarlık seçimleriyle aynı yıl içerisinde yapılır. Bakanlar kendileriyle uyumlu çalışmayan meslek başlarını yargıcına veya başkanına danışarak o meslek başına ait ön seçimlerde ilk 5’e giren adaylar arasından değiştirebilme yetkisine sahiptir.
Peki Başkanlar nasıl seçilecek? Devletlerin başında bulunan liderler kolay ve zor meslekleri halkın etkileşimiyle belirler. İnsanlar tercihleri dikkate alınarak kolay ve zor mesleklere dağıtılır. İnsanlar kolay ve zor meslekten birini ana mesleği olarak seçer ve bu mesleğe ait meslek başı seçiminde ve bu mesleğe ait bakanlık seçiminde rey kullanır. Meslekte bulunan insanların yaptığı önseçimde en yüksek reyi alan kişi mesleğin başına geçer. Daha sonra meslek başlarından o mesleğin bakanlığına aday olmak isteyenler bakanlığa ait ön seçim yarışına girerler. Bakanlığın bünyesindeki insanların yaptığı ön seçimde en yüksek reyi alan kişi bakanlığın başına geçer. 7 adet bakanlıkta 1.seçilen 7 aday ülke çapında başkanlık seçimi için yarışa girer. İlk turda %50’yi geçemeyen adaylardan 2.turda %50’yi geçen başkan olur. Başkanlar ön seçim sonuçlarına göre kendi seçildiği bakanlıkta 2.olanı, diğer bakanlıklarda ise 1.olanı bakanlıkların başına geçirir. Başkanlar kendileriyle uyumlu çalışmayan bakanları istediği takdirde hükümdara danışarak o bakanlığa ait ön seçimlerde ilk 5’e giren adaylar arasından seçerek değiştirebilme yetkisine sahiptir. Başkanlar bir sonraki seçimler için doğal adaydır bir sonraki seçime başkan olmak isteyen 7 bakanla birlikte girer. İşte buna göre ilk seçimde 7 aday yarışırken sonraki seçimlerde 8 aday yarışır.
Peki Yargıçlar nasıl seçilecek? Hükümdarı ve başkanları denetleyecek olan yargıçların haktan, hukuktan anlaması önemlidir. İşte bu kapsamda yargıçların asayiş bakanlığından değilde adalet bakanlığından seçilmesinin daha uygun olduğunu düşünüyoruz. Devletlerin başında bulunan liderlerin kolay ve zor mesleklere dağıttığı insanlar, kolay ve zor meslekten birini ana mesleği olarak seçer ve bu mesleğe ait meslek başı seçiminde ve bu mesleğe ait bakanlık seçiminde rey kullanır. Polislik Mesleğinde bulunan insanların yaptığı ön seçimde en yüksek reyi alan kişi asayiş bakanlığının başına geçer. Adalet bakanlığına ait mesleklerde bulunan insanların yaptığı seçimde en yüksek reyi alan 5 aday ülke çapında yargıçlık seçimi için yarışa girer. İlk turda %50’yi geçemeyen adaylardan 2.turda %50’yi geçen yargıç olur. Yargıçlar ülke çapında yapılan seçime göre kendisinden sonra en yüksek reyi alan yargıç adayını adalet bakanlığının başına geçirir. Yargıçlar kendileriyle uyumlu çalışmayan bakanları istediği takdirde hükümdara danışarak o bakanlığa ait seçimlerde ilk 5’e giren adaylar arasından seçerek değiştirebilme yetkisine sahiptir. Yargıçlar bir sonraki seçimler için doğal adaydır bir sonraki seçime yargıç olmak isteyen tüm adaylarla birlikte girer. İşte buna göre ilk seçimde 5 aday yarışırken sonraki seçimlerde 6 aday yarışır.
Peki hükümdar ne şekilde belirlenebilir? 1’in istikrarının 0’ın kuşatıcılığından ya da yürütmenin yargıdan daha üstün olduğuna inandığımızdan hükümdarın başkanlar arasından seçilmesinin daha uygun olduğunu düşünüyoruz. İşte bu kapsamda insanlık seçilen başkanlar arasından 1 tanesini hükümdar olarak seçecektir. Hükümdar olmak isteyen tüm başkanlar bir seçime gider, dünya çapında iki turlu bir seçim yapılır. İlk turda %50’yi geçemeyen ilk iki adaydan 2.turda yüksek reyi alan hükümdarlığa seçilir. İşte bu kapsamda ilk defa seçilecek hükümdar oluşturduğumuz bu Eşref-i Mahlukat İmparatorluğu’nun en önemli kişisi yani sistemin kilididir. Sistemin kilit kişisi olmayı da sonuna kadar hak ediyor. Çünkü insanlığın en az %50 + 1 reyini almış kişisinden bahsediyoruz.
Hükümdar seçildikten sonraki 1 yıl içerisinde; başkentin belirlenmesi, ortak paydada buluşulacak dilin seçilmesi için referandum yapılır, referandum sonuçlarına göre başkent ve dil ilan edilir, sisteme ait kurum ve teşkilatlar yapılandırılır, düzenlemeler yapılır, başa geçen hükümdarın izlediği niyet, politika, strateji, yol ve yöntemler değerlendirilir. 1 yılın sonunda tekrardan hükümdarlık seçimi yapılır. Ardından sistem oturana kadar 2 yılda bir olmak üzere 2 tane daha seçim yapılır. Bu sayede hoşgörüyü bırakıp ayrımcılık yapan hükümdara sadece 1 ve 2 yıl sabredilerek dünyamızda uzun süreli tahribatlar ve fesatlıklar yapmasına engel olunur. Bu 3 seçimden sonra yapılan seçimlerin 5 yılda bir yapılması sağlanır. Hükümdar bir sonraki seçimler için doğal adaydır, bir sonraki seçime hükümdar olmak isteyen tüm başkanlarla birlikte girer. İnsanlığın istikrarı ve refahı adına başkanlar, yargıçlar, bakanlar ve meslek başları hükümdarın inancına, milliyetine ve mefkuresine saygı göstererek, itaatkar bir tutum içerisinde, uyum ve ahenkle insanlığı yönetirler. Hükümdar olarak seçilen ülkenin başkanlığı için hükümdarın seçildiği bakanlıkta 2.olan diğer 6 bakanlıkta ise 1.olan 7 bakan ülke çapında seçime girer, ilk turda %50’yi geçemeyen 2 adaydan 2.turda yüksek reyi alan ülkenin başkanı seçilir. Başkan önseçimler neticesinde en yüksek reyi alan insanları bakanlıkların başına geçirir.
Peki bu Eşref-i Mahlukat İmparatorluğu’nun dili ne olmalı? Her millet kendi dilini konuşmakla beraber ortak paydada buluşulan dilin biz Kur’an-ı Kerim’ce olmasının isabetli olacağını düşünüyoruz. Çünkü eşref-i mahlukat olan insan ile ona bu şerefi verenin birbirleriyle iletişime geçebildiği tek hakiki kaynak Kur’an-ı Kerim’dir. Adetullahı iyi anlayabilmek, felaketlere neden olacak davranışlardan kaçınabilmek ve kainata gönderiliş gayemizi öğrenebilmek için biz dilimizin Kur’an-ı Kerim’ce olmasının isabetli olduğunu düşünüyoruz. Tabi bu öneriyi empoze etmek doğru değildir. Bu öneriyi insanlığa sunup referandumla sonuca gidilir.
Peki bu Eşref-i Mahlukat İmparatorluğu’nun başkenti neresi olmalı ve bu başkentin neresinden yönetilmeli? Dünyadaki bütün medeniyetlerin, bütün kıt’aların ve bütün devletlerin ağırlık merkezi konumunda olan ve yapılan havalimanıyla adeta insan ve ürün trafiğinin merkezine yükselen, popüler şehirlerle, bu şehirlerde yaşayan insanların birbirleriyle irtibatını en kısa şekilde gerçekleştiren İstanbul; Eşref-i Mahlukat İmparatorluğu’nun başkenti olmaya namzet bir şehir olarak gözüküyor. İstanbul’unda coğrafi olarak en gizemli tepesi olan Ayasofya, Topkapı Külliyesi ve Sultanahmet Camii’nin bulunduğu tepe yönetim mekanizmasının toplandığı büyüleyici bir mekan. Tabi bu öneriyi empoze etmek doğru değildir. Bu öneriyi insanlığa sunup referandumla sonuca gidilir.
Gelecek bizi bekliyor hem de tüm güzelliği, çekiciliği, mutluluk ve huzur dolu cezbediciliğiyle… Dünyadaki bütün enerji kaynakları, bütün madenler, 7,8 milyarlık potansiyel, bolluk ve bereketin insanlığa sunacağı tüm bitkisel ve hayvansal ürünler, yeni yeni fikirler ve bu fikirlerin getireceği sinerji…
Allah’ımız yarattığı bütün varlıkların idaresini bize vermiş ve bu sistemi de ilk insan olan Hz.Adem’den başlatıp Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile sonlandırmış, sona gelindiğinde dinini tamamlayıp sistemin adını İslam koymuş, kurallarını belirlemiş ve bu kurallara göre hayatınızı idame ederseniz mutluluk ve saadete ulaşırsınız demiş, o zaman biz insanlık hem fani hayatta hem de ebedi hayatta yaşayacağımız olan bu sisteme ihlasla sarılmalı dünyamızı cennetlere benzetmeliyiz.
Geçmişe ve günümüze şöyle bir bakın insanlığın madden özgürleşmesine, manen ferahlamasına, hakikate ulaşmasına Komünizm, Sosyalizm, Kapitalizm, Küreselizm, Liberalizm, Neoliberalizm, Pozitivizm, Sekülerizm, Deizm, Ateizm, Şamanizm, Şintoizm, Budizm, Hinduizm, Musevilik, Hristiyanlık bir çare bulamadı. İşte bunun için biz diyoruz ki mutluluk, saadet, istikrar, bereket, özgürlük ve adaleti hem devletlere hem de insanlığa yayan yegane din İslam’dır. Üstelik İslam bunu yaparken geçmişte ve günümüzde zalimlerin ve zorbaların yaptığı gibi kaba kuvvetle ve korku yayarak değil tam aksine sevgiyi ve muhabbeti çoğaltarak yapmaktadır.
Buradan dünyanın tüm yetkili organlarına sesleniyoruz. Gücünüzü ve iktidarınızı silahların, paranın, mevkinin ve sınırların arkasına sığınarak göstermekten vazgeçip neden insan gibi dünya seçim arenasına çıkmıyorsunuz? Dünya seçim arenasına çıktığınızda boyunuzun ölçüsünü almaktan mı çekiniyorsunuz? Kaba kuvvet kullanarak çıkarttığınız bunca çatışma, yıktığınız ve kıydığınız bunca can yetmiyor mu? Gül gibi dünyayı cennete benzetmek varken 7,8 milyardan ne istiyorsunuz? İnsanlığa sunacak bir fikriniz, bir sisteminiz veyahut bir felsefeniz varsa gelin kozlarınızı silaha başvurarak ve korku yayarak değil de daha rasyonel ve daha makul bir arena olan dünya seçim arenasında paylaşın. Kaba kuvvetle karşınızdakilere verdiğiniz zararın mislini insanlığın gönlünden düşerek kaybettiğinizi artık ne zaman anlayacaksınız? Oysa insan gibi davranıp adaleti ve iyiliği öne çıkarttığınızda insanlığın teveccühünü kazanacak bu sayede zor kullanarak dünyayı yönetmek yerine suhuletle ve memnuniyetle insanlığı yönetebileceksiniz….
Not: Bu makaleyi okuyup siyaset perspektifinde düşünmeye başladığınızda inanç, etnik köken, ideoloji gözetmeksizin hoşgörüyle dünyayı şekillendiren gücün Eşref-i Mahlukat İmparatorluğu olduğunu görürsünüz…